Fas

Fas’ın coğrafi renklerini, farklı kültürlerden oluşan yapısını anlatmak kolay değil. Atlas Okyanusu, Sahra Çölü, Akdeniz kıyıları ve Atlas Dağlarıyla Afrika’nın kendine has ülkesi. Bahçe ve çeşmelerinde Endülüs, binalarında Fransız, camilerinde İslam etkisi var.
Medina’larında gezerken (tarihi kent merkezleri) eski dünya kıtasında olduğunuzu görüyor, sonra Rönesans bahçelerinde ve Fransız mimarisinin izlerini taşıyan kentlerinde yeni dünyadan izler yakalıyorsunuz. Binlerce yıllık sokaklarda alışveriş ve ticaret capcanlı sürerken, Atlas okyanusunun ünlü plajlarında sörf tahtaları yarışıyor.
Büyük Fas yolculuğumuz, 2024 yılının Aralık ayında Kasablanka’da başladı. Aralık, gezi için tercih edilebilecek bir ay. Hava sıcaklığı sonbahar ayı seviyesinde. Akşamları soğuk ama gündüz bunaltmayan serin bir hava var. Atlas Okyanusu’nun kıyısındaki Kasablanka, büyük kumsalları ve dalgalarıyla çarpıcı bir etki bırakıyor. Corniche sahilinde, okyanusun doldurulmasıyla yapılan Hasan 2 Cami ise büyüklüğü ve süslemeleriyle etkileyici bir ibadet alanı. 210 metre uzunluğundaki minaresi İslam dünyasında en uzun minare olarak kaydedilmiş. Endülüs mağribi mimarisinde inşa edilen cami, bir de kütüphane ve medreseye sahip.
Kasablanka filminin meşhur sahnelerinin geçtiği Rick’s kafe bir stüdyo dekoruyken, girişimci bir çift, restaurant ve kafe olarak ona ruhunu yeniden, başka bir yerde kazandırmış. Bir stüdyo parçası olmaktan çıkmış ve iki katlı, okyanus kenarında bir işletmeye dönüşmüş. Çok önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Yer bulmak oldukça zor.
Kasablanka sahilinde 1912’lerde Endülüs ve Fransa etkilerinin birleşmesiyle yapılan binalar göze çarpıyor.

Kasablanka’dan başkent Rabat’a geçiyoruz. Takım elbiseli insanların sayısı artıyor. Buranın resmi bir kimliği var. Rabat, 12. yüzyıldan kalma Kasbah des Oudaias kalesine ev sahipliği yapıyor. Okyanus kıyısında, beyaz badanalı, maviye boyalı pencereli evleri ile Akdeniz kasabalarını hatırlatıyor. Evlerin çoğu turistik işletmelere dönüşmüş. Bakımlı bahçeleri ve sokaklarıyla her köşesi fotoğraf çekmek için dekor görüntüsünde.
Sedir işlemeleriyle göz dolduran Kral Muhammed 5 mozolesi ve 1199’da yapımı yarım kalan Hassan kulesi Rabat’ta gördüğümüz tarihi yerler arasında. Aynı zamanda Kral 6. Muhammed’in sarayı da burada.
Morocco (Fas Krallığı), 1956’ya kadar Fransa sömürgesi olarak kalmış. Eğitim ve ticaret dili bu nedenle Fransızca. Bundan da vazgeçilmemiş.

Sahra Çölü, en özel bölgelerden biri. Rüzgarın şekil verdiği uçsuz bucaksız kumullar bak bak doyamayacağınız bir seyir sunuyor. Çöl kumu, tane tane çok farklı bir his bırakıyor. Altın sarısı rengi, bastığında sert bir zemine basıyormuşsun hissi, Fas’ta çölü görmeden dönme yorumlarını neden yaptıklarını anlatıyor. Çöl, kendine has özel bir deneyim. Çölde yaşamayı mümkün kılan iki önemli şey hurma ağaçları ve develer. Develer çok dayanıklı ve yük taşıma işini yapıyor. 15 gün su içmeden, 1 ay yemek yemeden hörgücündeki yağdan ve midesindeki su deposundan faydalanarak yaşayabiliyor. Çok iyi yön bulma duyguları var. Suyun olduğu verimli vahalar, hurma ağaçlarının olduğu garnizon kentler.
Biz Sahra’da Merzouga bölgesinde kaldık. Gece soğuk geçmesine rağmen gökyüzündeki yıldızların parlak görüntüsü iç ısıtıcıydı. Bu bölgede Berberi halk yaşıyor. Çöle girişte oteller yer alıyor. Yürümeye başladığınızda bölge halkı, ellerinde çöl kumundan koruyan eşarplarla geliyor ve kendilerine has bağlama yöntemlerini uyguluyor. Biraz para karşılığında size çölle ilgili bilgi aktarıyor, rehberlik ediyorlar.
Fas, 16 bölgeye, 62 ile ayrılmış. 710 bin km karelik coğrafyada Batı Sahra tartışmalı bir bölge. Çöl olmasına rağmen, yeraltı kaynaklarından fosfat, doğalgaz ve petrolce zengin. İspanya işgal etti. Defacto bir durum var burada hem Fas topraklarında hem de resmi olarak değil.
Cezayir, Tunus ve Fas Mağrip ülkeleri olarak adlandırılır. Mağrip kutsal bir kuş olarak düşünülür. Cezayir gövdesini Fas ve Tunus kanatlarını oluşturur.

Çöl deneyimini geride bırakıp Quarzazate’ye yol alıyoruz. Atlas Film Stüdyoları ünlü Hollywood filmlerinin çekildiği çok büyük bir alan. Sinemanın büyüsünü yansıtan bu yer Mollywood olarak da anılıyor.

Fas mutfağı, zengin baharatları, tatlı tuzlu kullanımını birlikte yapmaları ve kişnişi hemen her yemekte kullanmaları ile bilinir. Elle yemek yer yerliler. İnanışa göre, bir parmakla melekler, iki parmakla emirler, üç parmakla peygamberler, dört beş parmakla şeytan yer. Onlar üç parmağı tercih eder.
Sebze, et ve irmikten oluşan kuskus, et yemeği olan tajin, sebze çorbası hariri öne çıkan yemekler.
Nane çayı, bizim siyah çay gibi çok yaygın. Şekerli yaptıkları da oluyor. Yeşil çaya yakın bir tada sahip.

Fas’ın mavi kenti Chefchaouen (Şafşavan), Berberilerin yaşadığı bir bölge. 1471’de Arap ve Yahudilerin yerleşmesiyle bölge değişime uğruyor. Her yerin maviye boyalı olması Yahudi geleneğinden gelir. Tevratta İsrailoğullarına mavi ve beyaz giyin denir. Büyük kapşonlu pardesüler olan yerel kıyafetlerinin adı, erkeklerde celabba kadınlarda cendida.
Şafşavan, tarihi bölgede turistlere yönelik dükkanların ve pansiyonların olduğu, halkın modern apartmanlarda etrafta yaşadığı, virajlı yollarla ulaşılan dağların arasında ulaşımı zor bir yer. Deri eşyalar, kilimler ve tablolar en çok satılan eşyalar.

Orta Atlasların eteğinde kurulu olan Fes, zanaatkarların tüccarların kenti. Kültür ve ruhani başkent olarak bilinir Fes. Kent duvarları dikkat çeker. Her kent genişlediğinde duvarlar örüldüğü için 4 defa duvarla çevrelenmiş.
Fes kentindeki Medina (eski şehir) dünyanın en büyük labirenti olabilir. Unesco miras listesinde. 808’de kuruldu. Birçok ev her an yıkılabilecek durumda. Sokaklar çok dar. Küçük çok sayıda dükkandan oluşur. Rehbersiz gezmek zor, sokaklarında kaybolma ihtimali yüksek. Katırlarla yük taşınır. Deri tabakhanelerinde yüzlerce yıldır ilkel şartlarda deri işlenir. Özellikle deve ve koyun derisi çantaları kalitelidir.

Fas, argan yağının üretildiği dünyadaki ender yerlerden. Argan ağaçları koruma altında. Dünyada sadece Fas’ta belli bir bölgede yetişir. Yağı çok değerli ve pahalı. Kilogram fiyatı 900 euro. 1 ağaçtan 30 kg yağ elde edilir.

Marakeş, renkli pazar yerleri, portakal ağaçlı caddeleri ve kızıl rengiyle bilinir. Atlantik kıyısında, Atlas dağlarının eteklerinde kurulmuştur. Fas’ın ilk başkenti, dördüncü büyük kenti. Camiü-l fena (Jemaa el Fna) yani sonsuzluk meydanı, seyyar mutfakları, maymun oynatıcıları, kına yakan kadınları, sokak satıcıları ile renklidir. Afrika’nın en büyük meydanı. Unesco miras listesindeki meydanın etrafındaki sokaklarda çok sayıda yeme içme seçeneği, baharatçılar, hediyelik eşya dükkanları var

Marakeş, botanik bahçeleri ile de öne çıkar. Jardin Majorelle (Majorelle bahçesi) aralarında en çok ziyaret edileni. Yılda 1 milyon kişi geliyor. Fransız sanatçı Jacques Majorelle tarafından oluşturulan, onun ölümüyle, bu bahçeyi ilham almak için sık sık ziyaret eden ünlü modacı Yves Saint Laurent tarafından 1980 yılında satın alınan bahçe böylece korunabildi. 135 olan bitki sayısı 300’e çıktı. Bahçede kullanılan, mavi renk okyanusu, yeşil atlas dağlarını ve sarı çölü temsil eder.

Ülkeye adını veren kenttir Marakeş kırmızı rengiyle. Tüf kırmızısı rengi, güneş batarken ortaya çıkar. 

Kutubiyye yani Kitapçılar cami, 12. yüzyıldan kalan en eski cami.

Son olarak Essaouira ya da diğer adıyla Suvayr kentini görme şansımız oldu. Unesco dünya mirası listesindeki yerleşim, Atlantik kıyısında bir balıkçı kasabası. Sardalya balığı bol ve Avrupa’nın ihtiyacını karşılayacak şekilde konserve yapılıyor. Dar sokakları, butik mağazaları ve Jim Hendrix’i de etkileyen Afrika kökenli müzik kültürüyle çok özel bir bölge. Game of Thrones dizisinin bazı çekimleri de bu kalede yapılmış.

Fotoğraflar: Nilgün Yanık Emiroğlu / Ramazan Emiroğlu

Yazı: Nilgün Yanık Emiroğlu