Figueras

Figueras, Salvador Dali’nin doğduğu köy. Çocukluğunda bazı sorunlar yaşamıştır, bu onun kişiliğine özgüven patlaması olarak yansımıştır. Travmalarla doludur çocukluğu. O doğarken abisi ölür, adını ona verirler. Hep abisi anlatılır, bu onda derin iz bırakır. Müze evin dışına yerleştirdiği yumurtalar, Dali’nin abisi Salvador’u anlatır.

Sürrealizmde esas olan şey bilinçaltıdır. Dali, rüyalarını hatırlamak için kaşıkla uyur. Kaşık elinden düştüğünde hemen uyanır ve rüyasının ne olduğunu bilir. 1936’da Londra Uluslararası Sürrealist Sergisi’nde dalgıç kostümüyle bir konuşma yapar, kıyafetle  derin denizlere  dalmak ile rüya alemine dalmak arasında çağrışım yapmak ister.

Eşi Gala’ya tapar ama cinsel ilişki yaşamaz. Bu erkeklikle ilgili bi sorun değidir hatta bazı resimlerinde kendi gölgesini erekte halde çizer, ben de bir sorun yok demek ister. Gala pek çok genç sevgili edinir.

Oscar heykellerini kadınları sevdiği için kadın vücuduyla görmeyi tercih eder.

Bu resim çıplak gözle görüldüğünde başka, optik bir cihazla baktığınızda farklı görünecek şekilde üç boyutlu tasarlanmış. Çıplak gözle baktığında eşi Gala’yı, kamera veya telefon ekranından baktığınızda Abraham Lincoln’ü görürüsünüz.
Dali’nin babası sert ve çapkındır. Nefret eder babasından ve erkeklerden uzaklaşır. Annesine tapar. Hep kadınların arasında büyür ve şımarır. Annesi o küçükken ölür, bu onu derinden etkiler. Göz kanserinden kaybeder annesini, o nedenle resimlerinde göz kullanır. Bu resimde sağ taraf babasını yani karanlık tarafı, sol taraf annesini yani aydınlık tarafı temsil eder.

Eşi Gala ve Dali’dir gördüklerimiz. Dali bıyıklarına ‘benim radarlarım’der.

Paris’te bir genelevde gördüğü bu yatağı yıllar sonra satın alarak evinin yatak odasına koyar. Paris’te Picasso ile tanışır. Picasso çok etkiler Dali’yi. ‘En iyi ressam Picasso’dur ama benden sonra’ demekten geri durmaz.

1931’de sokakta sıcaktan eriyen peynirler görür. En bilinen tablosu Belleğin Azmi ya da diğer adıyla bilinen eriyen saatleri çizer. En çok ölümden korktuğu için zamanın bitmesini anlatır. 

 

1940-49 arası Amerika’da yaşar, takı tasarımı yapar, satar, kazanır. Atom bombasını ve son döneminde DNA’yı işler. 1989’da kalpten ölür.

1960-74 arası müze evi kendi elleriyle yapar ve bırakır.

Fotoğraflar: Ramazan Emiroğlu

Yazı: Nilgün Yanık Emiroğlu