Romanya
CLUJ
Romanya’nın büyük şehirlerinden. Transilvanya bölgesinde. Gezmesi rahat ve keyifli bir kent. Tarihi binaları, heykelleri, parkları, yatay kentleşmesi ile geldiğinize pişman etmez.
MARAMURES
Biz günübirlik Cluj’u gezdikten sonra Maramureş’in Breb köyünde Marioara Pansiyonda konakladık. Burası bir köy evi, konaklama standardı oldukça iyi. Ev yapımı yerel yemekler ve içkiler sunuyor ev sahibi aile. Romanya kır kültürünü tüm iliklerinize kadar hissedeceğiniz yer Maramureş köyleri. Tarım ve hayvancılık sürüyor. Kendi gıdalarını üretiyorlar. Köy evlerinin oyma ahşap işçiliği kapıları ve saç örgüsü şeklindeki çiftliği saran çitleri olağanüstü. Bölge ormanlarla kaplı yemyeşil, saman balyalarının eşlik ettiği muhteşem manzaraları eklediğimiz fotoğraflarda görebilirsiniz.
Unesco miras listesindeki tarihi kiliseler, ahşabın iç içe geçirilmesiyle 2000 yıl önce yapılmış. Pazar ayinlerine halk inanılmaz özenli giyinerek geliyor. Kadınların çoğunun etekleri, eşarpları aynı kumaştan.
MERRY MEZARLIĞI YA DA NEŞELİ MEZARLIK
Sapanta Köyündeki bu mezarlıktaki renkli mezar taşları ilginç olan şey. Ölen kişilerin yaşamından, mesleğinden kesitler sunan resimler ve yazılar var. Mezarlık dünyanın her yerinden insanı kendine çekiyor😊 Bölgede yaşayan insanların hayatına burada da tanıklık etmeye devam ediyorsunuz.
BARSANA MANASTIRI
Unesco dünya mirası listesine de giren manastır yerleşkesi, gotik mimarinin en güzel örneklerini sunuyor.
SALINA TURDA TUZ MADENİ
Çok etkileyici bir atmosfer. Eskiden tuz elde edilen maden şimdi turistleri ağırlıyor. Derinliği, zemindeki gölü, içindeki dönme dolabıyla sıradışı. Asansörle onca metreyi iniyorsunuz ama atmosferi anlayabilmek için size daracık merdiveni işaret etmek isterim. Star Wars’un bazı sahnelerine de mekan olmuş haklı olarak.
MOCANITA BUHARLI TREN TURU
Ormanın içinden, zaman zaman çiftliklerin arasından geçen tren yolculuğu nefes kesen manzaralar sunuyor. Yıllar önce ormandan kereste taşıyan bu tren şimdi sadece bölgeyi görmeye gelenlere turistik gezi düzenliyor.
Fotoğraflar: Ramazan Emiroğlu
Yazı: Nilgün Yanık Emiroğlu